David Fincher’ın Dövüş Klubü filmindeki kahramanı Tyler Durden bir çok sahnede yaşamı ve ölümü yorumluyordu. Bu efsanevi karaktere gore uçaklarda kaza anında tavandan düşen maskelerle oksijen verilmesinin asıl nedeni yolcuların rahat nefes alıp vermesi değil, oksijenin verdiği sarhoşlukla mutlu olup kaçınılmaz sona hazır olmalarıdır.
Her sabah yaptığım spora geçici bir sakatlık nedeniyle bir süreliğine ara verdiğimde mutsuz olmaya başlamıştım ve bir doktor arkadaşım bana bu durumu yorumladı. Spor sonrası salgılanan mutluluk hormonu endorfin kimyasal yapısı gereği bir uyuşturucu madde olarak kullanılan morfinle büyük benzerlik gösteriyormuş. Sporu bırakırken yaşanan mutsuzluk uyuşturucu bağımlısının terapisinden farksızmış.
Lokal anestezi için yaygın olarak kullanılan morfin ve benzeri maddeler uyuşturucuyu bırakmak üzere tedavi gören bağımlılara ve yaşama umudu kalmayan kanser hastalarına da veriliyor. Yalnızca zayıflıklarıyla baş edebilsinler, acıları dinsin diye değil, aynı zamanda mutlu olarak biraz bile olsa moralleri yükselsin diye.
Yıllar once İzmir’de kavurucu bir yaz gününde hayatım dibe vurmuştu. Hepsi kısa bir sure içinde olmuştu; işimi kaybetmiş, evimi ve arabamı satmak zorunda kalmıştım. En iyi arkadaşım tarafından ipliğim pazara çıkarılmıştı ve sevgilim tarafından terk edilmiştim. Hayatta düşebileceğim kadar zayıf düşmüştüm ve mutluluğa en fazla ihtiyacım olduğu andı. Fuarın etrafında birmek bilmeyen turlar atıyordum. Kahramanlar’da bir galerinin önünden geçerken birdenbire ilk motosikletimi gördüm. İlk bakışta aşk gibiydi. O gün hayatım değişti.
Motosiklete binmeye başladığımdan beri başka bir insanım. Sözlerim yalnız mecazi değil, gerçekten de bambaşka bir karakter oldum. Eskiden birkaç ayda bir hissettiğim heyecan patlamalarını artık çok daha sık hissediyorum. İç huzurum yerinde, kendimden daha memnunum ve kendimle daha barışık. Daha önceleri senede bir ölümle burun buruna gelirken artık daha fazla teğet geçtiğimden midir nedir, hayatın değerini artık daha iyi biliyorum.
Kendine dürüst her insan evladı gibi ölümden korkuyorum ben de. Hayatımın birden bire bitiverecek olduğu gerçeğini kabullenmek zaman zaman zor geliyor. Ölümden korkuyor ve bununla baş etmenin yolunu arıyorum. Belki benim oksijen maskem de budur. Motosikletle yalnızca hayatı dolu dolu yaşamıyorum, aynı zamanda bana verdiği mutluluğun sarhoşluğuyla ölüme her an hazırım.
Motosiklet benim hayatım, benim mutluluğumdur. Bir çok motorcu için olduğu gibi benim için de motosiklet özgürlüktür ve aşktır. Motosiklet benim hayatımda dostluktur aynı zamanda. Normalde denk gelip tanışacağımızı bile düşünmediğim insanlarla aramızdaki adını koyamadığımız o ortak duygudur. Motosiklet aykırılıktır, hayatın değersiz birşey olarak yaşanıp gidilmesi fikrine isyandır. Motosiklet hayatın tatlı uyuşturucusu, mutluluk hormonudur. Bugüne kadar bu satırlarda pek çok kez söylemeye çalıştığım gibi; motosiklet hayattır.
“Motosiklet Hayattır” isimli kitabımı yayınlayarak sizinle paylaşacağım için daha mutluyum.
____________ Murat Z. Ozbilgi
artçılar
kaptan pilot
üşüten bir acıydı belki her ayrılık her yolculuk yangınların başladığı yereydi ama vakti olmadı hesabını tutmaya aşkların, ayrılıkların ve acıların istese de kalamazdı vakti gelince geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda yürek burkulması ve hüzün ve keder aralıksız doldururdu acıların bohçasını dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği içinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi ay bile soğuktur o zaman bir buz parçasıdır çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler...
Eve Dönüş Hikâyesi
-
Bir saatten daha uzundur sahilde olup bitenleri anlamaya çalışıyorum. İrili
ufaklı balıkların denizden karaya yürüyüşü bazılarını huzursuz etmişe
benziyor....
-
Aslı'nın yaptığı sarmaları iştahla yerlerken bir yandan da Eva'dan gelecek
olan telefonu bekliyorlardı. Yanakları tıka basa doluyken herbiri yemenin
tuhaf...
Deplasmanıma dokunma!
-
Türk Futbol'u ve Türk futbol severler bugün Federasyon ve Kulüpler
Birliğinin aldığı şok bir kararla sarsıldılar.
Yapılan açıklamada 4 büyük takım taraftar...
Mutluluk ve Mevsimi Geldi Susadım Aşka
-
*Akşam üzeri*
"Gidelim bence, sen hazırlanabilir misin?
"Arabayı kaçta alacaksın ki?"
"En geç 7"
"Süper"
Eve gidip hızlıca mutfağa giriyorum. Kereviz z...
Karl Marx ve ekoloji: Michael Löwy ile söyleşi
-
*Fransa merkezli Revue L’Anticapitaliste, Marksist düşünür Michael Löwy ile
Marx’ın ekolojiye ve ekolojik sorunlara yaklaşımına ilişkin bir söyleşi
gerçe...
100. Yılımız Kutlu Olsun
-
Bugüne kadar yastığa başımı rahatça koyup
özgürce uyuduysam senin sayende...
Kadın olarak okuyup meslek sahibi olduysam senin sayende...
Bu güzel topra...
Özür mü?
-
“Özür mü?” diye soran, sorgulayan başlığımızı hemen linç etmeye girişmiş
ajitasyon ustası Perihan Mağden gibileri için:
“Devletin savunduğu her şey yal...
özgür aşk
-
Şimdi kasırga zamanıdır dedi kadın. Rüzgarın şiddeti öyle korkunç boyutlara
ulaşır ki, buraların yer çekimsiz bir uzay boşluğu olduğuna inanı...
Elveda
-
Aynıların iyiliği....
Aynıların aşinalığı....
Hep aynı işte!
Okuduğunuz satırlar sizi anlatır. Dinlediğiniz şarkılar, izlediğiniz
filmler... O kadar ay...
Evrelerini sevdim, çıkar onu bebeğim!
-
“Bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder. Ama bazen bizi
güçlü yapan bırakmaktır.” Hermann Hesse
Bu cümle beni etkiledi evet. 20'li yaşlarım ...
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum
-
Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır
yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." falan filan. İşin açığı
ÖZ...
Dokuz on beş…
-
Eksik bıraktıkların var hayatta, mesela lokmaların yarım. Hani belki yarım
kalmış cümlelerin var. Yutkunamayanların coğrafyasında. Eksik kalmışlar var
cep...